Biyo-hackerlar: Vücutlarına çip taktırıyor, göğüslerindeki pusulayla istikamet buluyorlar - Haber Teknogez

Son Haberler

Aralık 09, 2018

Biyo-hackerlar: Vücutlarına çip taktırıyor, göğüslerindeki pusulayla istikamet buluyorlar





Dünyada hem bedenlerinin hem de beyinlerinin daha iyi çalıştığını iddia ederek, vücutlarına çip, mıknatıs özelliği olan metal parça ve implant gibi çeşitli donanımlar taktıran insanlar var. Bu oranla yeni akıma "biyo-hacking", bunu yapan kişilere de "biyo-hacker" isimi veriliyor.

BBC'de yayınlanan Victoria Derbyshire programı, vücutlarına çeşitli donanımlar takan, çok sert rejimler uygulayan ve DNA'larını değiştirmeye çalışan biyo-hackerlarla alakalı bir haber dosyası yayımladı.

38 yaşında olan Liviu Babitz de BBC'ye öyküsünü anlatan biyo-hackerlardan biri.

Babitz, şu anda beş tane olarak kabul edilen duyulara yenilerini ilave etmek istiyor. Bunların başında da insanların da kuşlarla aynı navigasyon özelliklerine sahip olmasını sağlamak geliyor.

Elinizi Babitz'in göğsüne koyarsanız, yüzü her defasında kuzeye döndüğünde elinizin altında bir titreşim hissediyorsunuz.

Bunun nedeni Babitz'in göğsüne taktırdığı ve "Kuzey Duyusu" ismini verdiği elektronik bir parça. Bu parçanın içinde pusula çipi ve Bluetooth irtibat özelliği bulunuyor. Piercing gibi, iki titanyum çubukla beraber cilde tutuşturulmuş.

Bu parçanın tasarımı, Babitz'in CEO'su olduğu Cyborgnest isimli bir şirkete ait. Babitz, bu aletin tamamiyle insan vücudunun içine takılabilen bir navigasyon sisteminin geliştirilmesinin ilk adımı olduğunu söylüyor.

Emelini "ekran nesli" olarak tanımladığı alışkanlığı tarihe karıştırmak olarak tanımlıyor:

"Sokakta elinizdeki telefona bakarak yürüyorsunuz. Bir yere gitmek istiyorsunuz fakat oraya erişene kadar tüm yol süresince elinizdeki ekrana baktığınız için çevrenizde olan biteni fark etmiyorsunuz dahi.

"Telefona ihtiyacınız olmadığını, dünyayı bir kuş gibi dolaşabileceğinizi hayal edin. Her vakit tam olarak nerede olduğunuzu biliyor olacaksınız. Görme engelliler istikametlerini rahatça bulabiliyor."

'Biyolojik açıdan akışkan' Babitz'in geliştirdiği alet ilk bakışta oldukça sıra dışı dursa da AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'nin Utah eyaletinde yaşayan 40 yaşında olan marangoz Rich Lee'nin buluşunun yanında oldukça suçsuz kalıyor.

Lee, vücudunda aşırı düzeyde farklıklar yapan bir biyo-hacker.

Parmaklarında cildinin altında mıknatıslar ve iki adet Yakın Alan İletişimi (NFC) çipi bulunuyor. Bunların tanımlanmış internet siteleriyle irtibat kurmak veya araba kapısı açmak gibi bir dizi işlevi var.

Alnında biyolojik sıcaklık ölçen bir çip var. Ekseriyetle hane hayvanlarında kullanılan bu çiple vücut sıcaklığını daimi olarak izliyor.

Ayrı olarak kulaklarının içinde de kulaklık implantları bulunuyor.

Lee ayrı olarak, "Crispr" isimi verilen ve en tehlikeli ve en tartışmalı biyo-hacking metotları arasında yer alan bir uygulamayı da tecrübe ediyor. Bu metot, normalde bilim insanları tarafından gen yapısı değiştirilmek için kullanılıyor.

Bilim insanları bu uygulamanın tehlikeleri ve hudutları üzerinde çalışmalarını sürdürürken, Lee ise bunu hanede tecrübeye devam ediyor ve bir yandan da bir şeylerin yolunda gitmemesi halinde can verebileceği gerçeğini de kabul ediyor:

"Genetik mühendisliği ile ilgili tüm bu bilgi birikimine sahibiz. Aynı bir dövme yaptırır gibi, genlerimizi değiştirebilme veya genetiğimizin değiştirilmesine müsaade edilmesi düşüncesini destekliyorum.

"İnsanların doğuştan gelen özelliklerini değiştirebildikleri, biyolojik açıdan akışkan bir toplumda yaşamak istiyorum."

Evde biyo-hacking tekniklerini uygulamak ara ara kötü sonuçlar da doğurabiliyor.

Müzakeremiz esnasında Lee, pantolonunun paçalarını yukarıya sıyırıyor ve bacağındaki derin yara izlerini gösteriyor. Bunlar, Lee'nin kaval kemiğinin üzerine tekmelik yerleştirme teşebbüsünden kalma. Ancak bacakları aşırı derecede şişince ağrı kesici almadan, kerpeten kullanarak bu aparatları çıkarmak zorunda kalmış.

'Sıhhat için kestirme yollar' Gelecekle alakalı çalışmalar ve etkinlikler tertip eden Virtual Futures oluşumunun Direktörü Luke Robert Mason, biyo-hacking konusuna büyük bir alaka bulunduğunu ancak "geniş kitlelere dağılacak biçimlerde insan vücudunu değiştirmenin çok uzağında" olunduğunu söylüyor:

"Tüm bu gördüklerimiz, bir grup cesaretli liderin attığı ilk adımlar. Bugünkü gerçeklik, kamuoyuna anlatıldığından çok daha tecrübi (acı verici).

"İnsanların kendileri üzerinde yaptığı deneylerden çok fazla ders alınabilir. Hem de, giyilebilir ve sıhhat teknolojilerinde ilerleme kaydedilmesinde biyo-hackerların katkısı olduğunu söyleyenlerin sayısı gittikçe artıyor."

Deneysel olmakla birlikte daha az kökten yöntemler tecrübe eden biyo-hackerlar da var.

Berlin'de yaşayan Amerikalı bir etkinlik organizatörü, 33 yaşındaki Corina Ingram-Noehr, fiziksel formunu olabilecek en üst düzeyde tutabilmek için teknoloji, rejim ve 20'den fazla vitamin içeren günlük bir kür uyguluyor.

Ingram-Noehr'ın dolabı bir eczaneninkine benziyor. Ayrıca, yaptığı egzersizleri daha randımanlı kılmak için her saniyede 30 ile 50 kere titreşim veren bir Power Plate kullanıyor. Ve titreşim sırasında cildinde kolajen birikimi sağlamak yerine kızılötesi ışınlardan yararlanıyor.

Dahası dondurucu soğuklarda Berlin sokaklarında şortla geziyor. Bunun dondurularak yapılan bir rehabilitasyon biçimi olan kriyoterapinin ucuz bir biyo-hack sürümü olduğunu söylüyor ve bu halinin yolda karşılaştığı polisler tarafından oldukça komik bulunduğunu da kabul ediyor.

Ingram-Noehr'ın biyo-hackingle tanışması konuşmakta sıkıntı yaşamasına kapı aralayan bir beyin sarsıntısı geçirdikten sonra olmuş.

O dönem patronu, orta zincir trigliseritler (MCT) yağını tecrübesini önermiş ve bu tavsiyeyi tuttuktan sonra kendisini gözle görülür derecede iyi hissetmeye başlamış:

"Bir anda tüm baraj kapakları açılmış gibi hissettim ve kendime 'şayet bu ufacık şey dahi bu kadar fark yaratıyorsa, başka neler yapabilirim' diye sordum.

"Biyo-hacking benim için kendi biyolojik yapımın kontrolünü yine ele almam mananına geliyor. Olmak istediğiniz yere kestirmeden gitmek, sıhhatiniz için kestirme yollara müracaat etmek gibi. En azından ben öyle düşünüyorum."

Kaynak : https://www.bbc.com/turkce/haberler-46477613

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder